17 Ocak 2011 Pazartesi

Tuba ile Beren Artık Barışsın!

İki Güzel Oyuncu Sosyal Sorumluluk Projesinde Bile Birbirleriyle Görüşmedi.
NTV, Tohum Otizm Vakfı'nın "Otizmin Farkındayım, Onların Yanındayım" başlıklı bilinçlendirme kampanyası için geçtiğimiz
 cumartesi akşamı "Biri Bana Anlatsın" adında özelbir program yayınladı.Can Dündar ve Gülay Afşar'ın sunduğu dört saatlikyayına Ajda Pekkan, Kenan imirzalıoğlu, Tuba Büyüküstün, Beren Saat, Demet Evgar, Erkan Petekkaya, Engin Altan Düzyatan, Cansel Elçin, Sevin Okyay, Prof. Dr. Yankı Yazgan, Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu, Mine Narin ve Aylin Sezgin konuk oldu. Otizmle ilgili farkındalık yaratmak ve bu hastalığın belirtilerine dikkat çekmek amacıyla hazırlanan programda, Tohum Otizm Vakfı için SMS yoluyla yardım toplandı. SMS'lerden toplam 250 bin TL gelir elde edildi. Ajda Pekkan'ın şarkılarını seslendirdiği programda, otizmli Prof. Dr. Temple Grandin'in başarı öyküsünü anlatan "Temple Grandin" filmi de yayınlandı. Yan yana gelmediler
Geçtiğimiz yıllarda peş peşe aşk yaşadıkları Bülent inal yüzünden aralarının bozulduğu haberleri basına yansıyan 
Beren Saat ile Tuba Büyüküstün, yan yana gelmemek için programa farklı saatlerde katıldı iki ünlü Oyuncu, menajerleri aracılığıyla aynı anda stüdyoda olmak istemediklerini program yetkililerine iletti






http://www.haberler.com/tuba-ile-beren-artik-barissin-2479283-haberi/

Tarkan'dan Acımayacak

İşte beklenen video klip sizlerle.


FLAŞ!.. VİDEO HABER!.. “MUHTEŞEM YÜZYIL” YİNE ÇOK KONUŞULACAK!.. DİZİDE KELLELER KOPUYOR KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN, MACAR KRALI'NA MEYDAN OKUYOR!.. TIKLAYIN, İZLEYİN!..




Muhteşem Yüzyıl"ın 3. bölümünde kelleler kopuyor. Kanuni'nin Macar Kralı Layoş'a elçi olarak yolladığı Behram Çavuş'un kellesi geliyor. Bir küp içinde Kanuni'nin önüne gelen kelle Kanuni Sultan Süleyman'ı çılgına çeviriyor. Kanuni Sultan Süleyman, öfke dolu gözlerle Macar Kralı'na meydan okuyor. Anlayacağınız "Muhteşem Yüzyıl"da savaş var..






FLAŞ!.. İSTANBUL’DA YAPILAN UYUŞTURUCU OPERASYONUNDA 2’Sİ EMNİYET AMİRİ 1’İ KOMİSER 50 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI!..

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, lüks eğlence merkezlerinde kokain satan bir şebekeyi tespit etti.
Yapılan çalışmalarda torbacı adı verilen uyuşturucu satıcılarının yurtdışından getirilen kokainleri eğlence merkezlerinde sattıkları anlaşıldı. Bunun üzerine 3 ilde yapılan eş zamanlı operasyonlarda 2’si emniyet amiri 1’i komiser 50 kişiyi gözaltına alındı. Şüpheliler, sorgulanmak üzere İstanbulEmniyet Müdürlüğü’nün Vatan Caddesi’ndeki yerleşkesinde bulunan Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne getirildi. Olayla ilgili soruşturmanın sürdüğü belirtildi!..

“ÇİN SİMİTE DE BULAŞTI!..” ÇİN SUSAMIYLA ÜRETİLEN VE 3 TANESİ 1 LİRADAN SATILAN SİMİTLERE DİKKAT!..

İstanbul'da 100 gramı 1 lira, Bursa'da 75 kuruş ve Ankara'da 60 kuruşa satılan simit, merdiven altında, çeşitli yöntemlerle daha ucuza, sağlıksız üretilebiliyor.

Simit, kayıtlı fırınlarda üretilmemesi durumunda sağlık açısından ciddi riskler taşıyabiliyor.

Özellikle çalışanlar tarafından kahvaltılarda tüketilen simit, ekmek fırınları, simit fırınları, pastaneler ve özellikle kaçak açılan denetimden uzak fırınlarda imal edilebiliyor.

Kayıtlı üretim yapan yerler ve satanlara göre, İstanbul'da 100 gram taze simit 1 lira, Bursa'da 75 kuruş ve Ankara'da ise 60 kuruştan alınabiliyor. Tüketimin fazla olduğu büyük şehirlerde tazesinin üçünü hatta dördünü 1 liradan alabilmek de mümkün olabiliyor.

Ucuza satılan simitlerin maliyetleri çeşitli yöntemlerle düşürülüyor. Birçok merdiven altı üreticisi, kilosu 10 liralık yerli susam yerine Çin'den ithal edilen kilogramı 2 lira olanı kullanıyor. Bu da maliyeti bir ölçüde düşürüyor.

Bursa Fırıncılar Odası Başkanı Erdal Pınar, Çim susamı kullanılmasının yanı sıra birçok hileli durumun söz konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:

'Kayıtlı fırıncıların önemli bölümü çuvalı 52 lira olan kaliteli un kullanıyor. Merdiven altında üretim yapılan kayıtsız fırınlarda ise çuvalı 35 lira olan en düşük kalitede un tercih ediliyor. En önemlisi de pekmez yerine karamelize edilmiş şeker kullanılıyor. Tamamen kanserojen etkiye sahip bu ürün, şekerin yakılmasıyla elde ediliyor. Simide pekmezin verdiği rengi ancak karamelize şekerle elde ediyorlar. Ayrıca Çin'den getirilen susamlar genellikle küflü oluyor. Bu ürünlerde de kanserojen bileşikler fazlaca bulunuyor.'

BURSA'DA GÜNDE 50 BİN SİMİT SAĞLIĞI TEHDİT EDİYOR
Bunların yanı sıra, vergi vermeden üreten, sigortasız işçi çalıştıran fırınlarda maliyetlerin çok düştüğünü ifade eden Pınar, 'Sonuçta '3 simit 1 lira' sloganıyla simit satılabiliyor. Bu simitlerin ne kadar sağlıksız olduğu ortada' dedi.

Pınar, kayıtlı fırınların denetlendiğini ancak merdiven altı üreticilerine kimsenin dokunmadığını ileri sürerek, 'Bursa'da günde 150 bin simit tüketiliyor. Bunun 50 bini kaçak üretim. İstanbul ve Ankara gibi illerde bu rakam çok daha fazla olabiliyor. Hijyenden, temizlikten kontrolden uzak üretimler halk sağlığını tehdit ediyor. Bizler simit konusunda da hassas olunmasını, halk sağlığının önemsenmesini istiyoruz' diye konuştu.

DİKKAT!.. “DÜNYANIN İLK HİJYEN GÜNÜ TÜRKİYE'DE KUTLANDI!..”

Dünyanın ilk Hijyen Günü, Dettol Türkiye  tarafından Avrupa Hijyen Konseyi ve Türk Pediatri Kurumu'nun katkılarıyla İstanbul''''da düzenlenen bir dizi etkinlikle kutlandı.


Dünyada ilk kez Türkiye'de kutlanan 16 Ocak Hijyen Günü, tüm kamuoyunu kucaklayan bir sosyal sorumluluk projesi olarak yepyeni bir dönem başlattı. Toplum sağlığını çok yakından ilgilendiren "hijyen" kavramını en geniş kapsamıyla gündeme taşrekıyan 16 Ocak Hijyen Günü, Türkiye'nin ilk hijyen elçilerini Esma Sultan Yalısı''''nda buluşturdu. Türkiye Hijyen Platformu'na katılan bilim adamları, hekimler, sağlık profesyonelleri, anne babalar, medya mensupları, aydınlar ve kanaat önderleri, daha sağlıklı bir yaşam için hijyenin önemini vurguladılar.

DİKKAT!... “14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ”NÜN GÜNÜ BU SENE TÜRKİYE’DE DEĞİŞİYOR!.. MEKANLAR DA HAZIRLIKLARINI ONA GÖRE AYARLADI!.. NEDEN Mİ?

14 Şubat Sevgililer Günü bu yıl Mevlid Kandili ile aynı güne denk geliyor!..

Ve bu sene Türkiye’de Sevgililer Günü 13 Şubat’ta kutlanacak!..  Bu nedenle mekanlar da programlarını değiştirdi ve hazırlıklarını 13 Şubat’a göre yaptı!..

Az önce Ataşehir Andon Pera'nın yetkilileri yaptıkları açıklamada Eda-Metin Özülkü’nün programını 13 Şubat’a aldıklarını duyurdu!..

"EN GÜZEL BESTELERİM DUŞTA AKLIMA GELİYOR!.." EMİNA SANDAL, TÜRKİYE’DE KURDUĞU GÜZEL VE MUTLU DÜNYASININ KAPILARINI MARIE CLAIRE MAISON DERGİSİ’NE AÇTI!..

** İstanbul’un enerjisine ayak uydurabildiğinizi düşünüyor musunuz?
İstanbul dünyanın en güzel şehri. Yaşayanlar bunun farkında değiller sanırım. Muhteşem bir şehirde yaşayıp, Paris’ten bahsediyorlar. Bir ülkenin yemeklerini seversem o ülkeyi de severim. Deniz ürünleri, zeytinyağlılar ve et yemekleri çok lezzet li. Yakın zamanda Türkiye’ye misafirim olarak gelecek olan Molina’yı farklı restoranlara götürmeyi planlıyorum.

*** Oynadığınız diziden ayrılıyorsunuz. Bundan sonraki projeleriniz neler?
Sırbistan’da çok yoğun konser programım var. Yakın zamanda çıkaracağım CD’deki birçok parçanın sözlerini ben yazdım. En güzel bestelerim duş yaparken aklıma geliyor; özellikle tempolu şarkılarım... Türkiye’de bir single çıkarmak için çok değerli bir müzisyen olan Erdem Kıray’la çalışmalar yapmaya başladık. Ülkemde belli bir tarzım var ama Türkiye’de tutmayabilir. Bu yüzden acele etmeden her detayı değerlendirip iyi bir iş çıkarmak istiyorum.

*** Eşinize müzik konusunda danışır mısınız?
Tabii ki birçok konuda yardım alırım. Mustafa’nın çok zevkli bir müzik tarzı var. Sadece yaptığı parçalarla sınırlı bir alanda yaşamıyor. Sürekli yeni şeyler keşfediyor. O kendini duygularının üzerinde yaratmış bir adam.

*** ‘Lale Devri’nden ayrılmanızın sebebi yapılan eleştirilerden kaçış mı?
İnsanlar her zaman eleştirecekler, buna engel olamam. Çok ağır bir tempoyla ve zor şartlarda çalışıyordum. Bu çalışma temposunda çocuğumu, eşimi göremiyordum ve bu durum beni üzüyordu. Üç gün eve gelemeyip çocuğumun daha da büyüdüğünü fark edince çok üzüldüm. “Bu kadar da olmaz” diye düşündüm. Benimle kimsenin bir problemi olmadı.

*** Peki siz kendinizi eleştiriyor musunuz?
Bir insan kendine ne zaman “Ben mükemmelim” diyorsa o zaman kaybediyor. Bu diziye başladığım zaman ilk bölümlerinde iyi bir oyunculuk sergileyemedim. Çünkü dilini anlamıyordum, oyunculuğa dair ders almadım. O anlamadığım şeyler ekrana yansıdı... Bu konuda kendimi eleştirdim ve geliştirdim. Ve beş bölüm sonra iyi bir oyun sergiledim. Kendimi eleştirerek geliştiriyorum.

*** Sizin için en özel an...
Oğlum Yaman’ın dünyaya geldiği an. O an Mustafa’nın ‘Akışına Bırak’ şarkısı çalıyordu.
‘Yaman müzik yoksa yemek yemez’
*** Oğlunuzla ilişkiniz nasıl?
Biraz yaramaz ve kendine güveni olan bir çocuk. Arkadaşları geldiği zaman oyuncaklarını paylaşıyor. Bütün gün müzikle yaşıyor. Müzik yoksa yemek yemiyor, oyun oynamıyor, uyumuyor. Daha çok Mustafa’ya benziyor. Bir kızımız olursa bana benzemesini isterim.
‘Mustafa beni her sabah öpücüklerle uyandırır’
*** Eşiniz size en son nasıl bir sürpriz yaptı?
Birbirimize her gün küçük sürprizler yapıyoruz. Romantik bir atmosfer yaratır. Film seyrederiz. Güzel bir yemeğe gideriz, sabah beni öpücüklerle uyandır. Mustafa yemek yapmaz. Bu konuda yeteneği yoktur. Ama kahve yapabilir sanıyorum...

‘SOFRA KURMAYI ÇOK SEVERİM’
*** Evinizi nasıl dekore ettiniz?
Evimi dekore ederken toprak renklerini tercih ettim. Abartıya kaçan her şeyden uzak durmak istedim. Mobilya seçerken olabildiğince rahat ve konforlu olmasına dikkat ettim. Mobilyaların evin enerjisini açığa çıkardığını düşünüyorum. Tabii Mustafa’nın da öncelikleri var. Dekorasyonun en çok aksesuvar kısmı hoşuma gidiyor. Bazı markaların sofra aksesuvarlarını çok beğeniyorum. Misafirlerim geldiğinde sofrayı kurmak çok keyif aldığım bir iştir.

*** Evde daha çok kimin tarzı kendini hissettiriyor, sizin mi eşinizin mi?
Her şey benim fikrimmiş gibi şekillendi. Ama baktığımda Mustafa’nın zevkinin ağır bastığını görüyorum, çünkü bir şeyi beğenince onu kıramıyorum ve onun dediği oluyor... Şanslıyım ki tarzlarımız aynı olduğundan çok fazla bir fark olmadı. Genel olarak güzel müzik, güzel yemek ve sıcak bir atmosfer evi tamamlıyor.‘MUSTAFA YENİLİĞE AÇIK DEĞİL’
*** Evde konforu nasıl tanımlarsınız?
Mustafa’nın bazı takıntıları vardır. Çok rahat olan bir mobil ya eskiyince gidip aynısını alır. Ben biraz değişiklik yapma taraftarıyım. Farklı şeyler olsun istiyorum. Ama eşim düzen bozmaz, yeniliğe çok açık değildir. Mustafa için Living Divani ve Baxter markası çok önemlidir. Ben de Ralph Lauren markasının klasikle modernin uyumunu yakalayan çizgisini beğeniyorum.
*** Evinize en son ne oldınız?
İki adet Baxter koltuk aldım.

FLAŞ!.. “AURELIO'NUN TRANSFERİNDE ŞOK İDDİA!..”

Real Betis'in yeni yönetimi, eski başkan Luis Oliver döneminde şüpheli para transferinin olduğunu ileri sürerken, iddiaların ucu Mehmet Aurelio'nun Beşiktaş'a transferine kadar dayandı.

Real Betis Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Jose Antonio Bosch, basına yaptığı açıklamada, 1 Temmuz-13 Aralık 2010 tarihleri arasında “kulüp kasasının yaklaşık 1,5milyon avronun boşaltıldığını” öne sürdü.

Bosch, söz konusu tarihlerde kulübün harcamalarında şüpheli para transferleri olduğunu savunarak, özellikle Sergio Garcia'nın önce Zaragoza, daha sonra da Espanyol'a, Mehmet Aurelio'nun da 
Beşiktaş'a transferlerinde ödenen komisyonlara dikkati çekti.

Aurelio'nun 
Beşiktaş'a transfer işlemleriyle ilgili 31 Ağustosta Real Betis kulübünden “Baston Corporation” adlı bir şirkete 300 bin avro artı vergi harcamaları gönderildiğini savunan Bosch, “Tesadüfen, bu firmanın gösterildiği adres, Luis Oliver'in şirketlerinden biri olan Bitton Sport ile aynı çıkıyor” dedi.

Bosch, “Betis kasasından çıkan bu paraları geri koymak ve sorumluları ortaya çıkartmak için başlattığımız mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Şüpheli olarak kasadan çıkan 800 bin ila 1,5 milyon avro arasında bir paradan bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.

SCHUSTER'İN ŞİRKETLE İLİŞKİSİ

Bu arada Real Betis'teki gelişmeleri yakından takip eden Sevilla kenti yerel basını, Aurelio'nun 
Beşiktaş'a transferi sırasında Real Betis'in ödeme yaptığı, Madrid'de bulunan “Baston Corporation” adlı firma ileBeşiktaş Teknik Direktörü Bernd Schuster'in ilişkisi olduğunu iddia etti.

2001-2003 yılları arasında Xerez'i çalıştıran Schuster'in, o dönem Xerez kulübünün başkanı olan Luis Oliver'i yakından tanıdığı da bildirildi.

Ekonomi canlı diplomalılar işsiz

AK Parti yönetimi anayasa değişikliği referandumunda yüzde 64 'hayır' oyu veren İzmir'i kazanmak için kolları sıvadı. CHP ise yıllardır değişmeyen kalesini düşürmeye hiç niyetli değil. Ancak, tarımdan otomotive kadar birçok alanda ekonomik faaliyet gösteren İzmir'in başı, işsizlikle dertte. En çok da lise ve üniversite mezunları işsiz
Ufuk TÜRKYILMAZ / İZMİRİzmir liman kenti olmasının yanında, hammadde kaynakları, nitelikli işgücü, ulaşım imkanlarının zenginliği ve sanayinin gelişmesine imkan veren yapısıyla, bölgenin ticaret merkezi durumunda. Yörede, kömür, altın, bakır, kurşun, çinko, demir, antimuan, perlit, grafit, asbest, titanyum, dolomit ve mermer madenleri çıkarılıp işleniyor. İnşaat malzemeleri imalatı ve inşaat yapımı alanlarında Türkiye'nin en gelişmiş kentlerinden birisi.

Ancak 2009 verilerine göre yüzde 16,2 olan işsizlik oranıyla İzmir, iller genelinde 19. sırada yer alıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İzmir Bölge Müdürlüğü'nün hazırladığı 'Seçilmiş Göstergelerle İzmir' başlıklı çalışmaya göre şehirde sanayi kollarının gelişmişliğine rağmen işsizlik oranı yüksek. Çalışmaya göre 2004 yılındaki yüzde 15,7 oranındaki işsizlik, 2005 yılında yüzde 13,9, 2006 yılında yüzde 12, 2007 yılında yüzde 10,5, 2008 yılında yüzde 11,8 oldu.

LİSE VE ÜNİVERSİTELİLER BOŞTAYine TÜİK İzmir Bölge Müdürlüğü'nün geçen temmuz ayını baz alarak hazırladığı 'Eğitim durumuna göre işsizlik oranları' çalışması, İzmir'de işsizlerin büyük çoğunluğunu lise ve üniversite mezunlarının oluşturduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Araştırmaya göre İzmir'de 2009 yılında yüzde 17,6,  2010 yılında ise yüzde 15,3 oranı ile en çok işsizler lise mezunları oldu. Lise mezunlarını 2009 yılında yüzde 14,4, 2010 yılında yüzde 12,4 ile mesleki veya teknik lise mezunları izledi. Lise mezunlarını da 2009 yılında 12,5, 2010 yılında 11,5 ile üniversite mezunları izledi.

KAPANAN VE AÇILAN ŞİRKETLERTÜİK İzmir Bölge Müdürlüğü'nün çalışmasına göre, İzmir'de 2005-2009 yılları arasında 3 bin 810 şirket ve kooperatif kapandı. 2006 da 820 şirket ve kooperatif, 2009 yılında da 796 şirket ve kooperatif (Türkiye üzerindeki payı yüzde 7,7) faaliyetlerine son verdi. 2009 yılında açılan şirket ve kooperatif sayısı yüzde 2,8 olarak gerçekleşti.

LOJİSTİK AVANTAJI YÜKSEKTÜİK raporuna göre yatırımcılar İzmir'i en çok (yüzde 28,40) lojistik avantajı nedeniyle seçiyorlar. Lojistiği sırasıyla yüzde 24,34 ile hammaddeye yakınlık, yüzde 21,48 ile vergi ve teşvik avantajı, yüzde 16,95 ile yetenekli iş gücü dolaysıyla seçiyor.

İŞ İMKåNI YETERLİ DEĞİLYatırımcılar, İzmir'in en önemli sorunun yüzde 23,51 ile iş imkanının yeterli olmaması olarak görüyor. Bunu yüzde 21,87 ile çarpık yapılaşma, gecekondulaşma izliyor. İzmir'in üçüncü en büyük sorunu ise yüzde 19,35 ile alt yapının yetersizliği.
Şehrin aşırı göç alması, yüzde 14,88 ile dördüncü en büyük sorun. Bunu yüzde 11,81 ile yurtdışında tanıtımının az olması izliyor. Altıncı sırada, yüzde 5,22 yurtdışından yeterli sayıda uçuş olmaması yer alıyor.
Verilere göre 2006 ve 2010 yılları arasında yabancı sermayeli şirket sayıları az da olsa artıyor. 

EN BÜYÜK GÖÇ İSTANBUL'DANİzmir ile ilgili diğer bilgiler de kentin sosyal yapısını ortaya koyuyor. 2009 verilerine göre kentin yıllık nüfus artışı yüzde 18,9, net göç hızı ise yüzde 7. İzmir 2008-2009 verilerine göre en çok göçü 10 bin 574 kişi ile İstanbul'dan alıyor. İstanbul'u 10 bin 400 kişi ile Manisa ve 6 bin 901 kişi ile Ankara izliyor. Kentteki evlenme hızı 2008 de yüzde 8,8 olurken, bu sayı 2009'da yüzde 7,8 oldu.
DIŞ TİCARETE BAĞIMLI
İzmir'in ekonomik açıdan değerlendirilmesi ve özellikle genç işsizler konusunda çalışmalar yapan İzmir Ekonomi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. M. Ufuk Tutan, 'İzmir ekonomisinin dış ticarete bağımlı hale geldiğini belirtti. Kriz dönemi ile birlikte Batı Anadolu Bölgesi illeri ve Türkiye'de işsizlik oranlarında artış yaşandığını belirten Tutan, şunları söyledi: 'Son yapılan bir araştırmaya göre kriz döneminde İzmir'de üniversiteli işsizlerin oranı, Türkiye genelinin 4,7 puan üzerinde tespit edilmiştir. 2008 yılında ülke genelinde yüzde 13,9 olan işsiz üniversite mezunlarının toplam işsizlere oranı, İzmir'de yüzde 18,6 olarak belirlenmiştir.'

DIŞ TİCARETE BAĞIMLI'İzmir'de istihdam edilen kişi sayısı, Türkiye genelinin  % 5,5'ini, Ege Bölgesi'nin ise % 39,8'ini oluşturuyor. Krizin etkileri bağlamında baktığımızda, krizin başlangıç tarihi olan 2008 yılında İzmir'de istihdam edilenlerin sayısında yüzde 2,6'lık düşüş yaşanmıştır. Bu düşüş bölge ve ülke genelinden daha fazladır. Bölgemiz ve İzmir ekonomisi, son yıllarda dış ticarete bağımlı hale gelmiştir. Küresel ekonomide izlenen kriz ve hızla azalan iç talep, bölgemizde üretimi ve istihdamı hızla düşürmüştür. 2009 yılı içinde aniden bozulan bölge ekonomisinin 2010 yılı içinde toparlanma sinyalleri algılansa da ekonomide beklenen toparlanmanın kriz öncesi seviyelere ulaşması henüz beklenmemektedir. Üstelik, kriz sürecinde bozulan istihdam yapısının ve dış ticaretin bu sene ya da gelecek sene içerisinde hemen toparlanmasının çok zor olduğu da anlaşılmaktadır. Ayrıca, ülke siyasetinde izlenen ani dalgalanmaların beklentileri iyimser yönde değil, kötümser yönde etkilediği ve buna mukabil olarak bölgemize yönelik yatırım kararlarının zaman zaman değişikliğe uğradığı dikkatlerden kaçmamaktadır.'
   
KADIN İŞGÜCÜ İSTİHDAMDAN ÇEKİLİYOR
'İzmir'de ve bölgemizde işgücüne katılma oranlarındaki azalmanın ana nedeni ise diğer bölgelere göre daha fazla kadın işgücü istihdam eden bölgemizin krizle birlikte önce kadın işgücünü hızla istihdamdan çekmesidir. İstihdamdan çekilen kadın işgücünün tekrar ev hanımı olarak işgücüne dahil olmaması sonucu diğer bölgelere kıyasla İzmir'de ve bölgemizde hem istihdamda hem de işgücünde daha fazla daralma izlenmiştir.'

HAZİNE'YE KATKI DÖNMÜYORÖte yandan, işsizlik ve tasarrufların artması sonucu talepte görülen azalmayı devlet harcamaları ile telafi edilmediği de izlenmektedir. 2009 yılı verilerine göre Ege Bölgesi'nin yıl içerisinde Hazine'ye yaptığı katkı 23.1 milyar lira iken devletin bu bölgedeki harcaması da 11.3 milyara ancak ulaşmaktadır. Bu oranların İzmir'e olan izdüşümü ise daha olumsuzudur. İzmir'in devletten aldığının 3.5 katını devlete verdiği görülmektedir. Bu durum ise krizde zaten iç talebi bozulan bir ekonominin daha da daraldığı anlamına gelmektedir.
http://www.aksam.com.tr/ekonomi-canli-diplomalilar-issiz--6811h.html

İtalya PKK'lıyı tahliye edecek mi?

Türkiye'nin, terör örgütü PKK'nın önemli isimlerinden biri olduğu gerekçesiyle İtalya'dan iadesini istediği 59 yaşındaki Nizamettin Toğuç'un salıverilme olasılığı güçlendi.
Venedik İstinaf Mahkemesi'nde Türkiye'nin iade talebini görüşme amacıyla bugün yapılan duruşmada savcılık makamı, Türkiye'ye iadesine itiraz ettiği sanığın salıverilmesini istedi. Venedik İstinaf Mahkemesi'nin konuya ilişkin söz konusu talebi en kısa sürede karara bağlayacağı bilgisi de edinildi.
Toğuç'un İtalyan avukatlarından Arturo Salerni, duruşmanın ardından AA muhabirine telefonla yaptığı açıklamada, "Savcılık makamı, müvekkilimin Türkiye'ye iadesine karşı çıktı. Savcı, müvekkilimin karakola imza verme karşılığında da olsa gözetim altında tutulmasına gerek bulunmadığını belirterek, derhal serbest bırakılmasını istedi. Şimdi Venedik İstinaf Mahkemesi'nin kararını bekliyoruz. Karar bu akşam bile bize tebliğ edilebilir. Mahkemenin en geç birkaç gün zarfında kararı açıklamasını bekliyoruz" dedi.
Daha önce terör örgütünün başı Abdullah Öcalan'ın da avukatlığını da yapmış olan Arturo Salerni, Venedik İstinaf Mahkemesi'nin savcılık makamının talebi doğrultusunda bir karar vermesi durumunda, halen karakola imza verme koşuluyla Padova yakınlarında bir beldede yaşayan Toğuç'un İtalya'dan serbestçe ayrılmasının mümkün olacağı bilgisini de verdi.
Toğuç, Diyarbakır ve Ankara mahkemelerinin çıkarılmış yakalama emrine istinaden, tatil için geldiği İtalya'da 18 Temmuzda Padova yakınlarındaki Albignasego beldesinde yakalanmıştı. Tutuklanarak Padova Cezaevi'ne konulan Toğuç'un, 13 Ağustosta kamu güvenliği açısından bir tehlike oluşturmadığı iddiasıyla, açık adres bildirme ve karakola imza koşuluyla gözetim altında tutulmasının yeterli olacağına karar verilmişti.
http://www.aksam.com.tr/italya-pkkliyi-tahliye-edecek-mi--12638h.html


Market işçiliğinden krallığa

Fenerbahçe'den yıllık 3.2 milyon euro alan Niang'ın süpermarket reyonlarında başlayan hayatı roman gibi
Le Havre'da futbola başladı. Geçim sıkıntısı yüzünden çalışmak zorunda kaldı. Tesadüfen karşılaştığı Troyes'un hocası Perrin'in 'Ne işin var senin markette' sözü kaderini değiştirdi... Fakir bir işçi çocuğu olan Niang'ın bugün en küçüğü 18 aylık beş çocuğu var. Modacı eşi Laetitia Çin'e gittiği için çocukları bakıcıda. Senegalli yıldızın aklı da sürekli çocuklarında...
Fenerbahçe'nin Marsilya'dan transfer ettiği gün yüzlerce taraftarın 'Nasıl satarsınız' diye sokaklara döküldüğü, Fransız kulübünün kaptanı, golcüsü Niang'ın ailesini geçindirmek için markette işçi olarak çalıştığını biliyor musunuz?
Ve bugünün ünlü futbolcusunun tesadüf eseri bir karşılaşma sonunda hayatının değiştiğini öğrenmek ister misiniz? İşte Niang'ın hayat öyküsü:
PARA LAZIM, ÇALIŞMAM ŞARTKalabalIk bir ailenin çocuğu olan Niang, babası ve kardeşleri ile Fransa'nın Le Havre şehrine yerleşir. Her Senegalli gibi futbola merakı olduğu için Le Havre AC takımının alt yapısına gider, futbol oynamak ister.
Ama ailesi geçim sıkıntısı çektiği için bir sene sonra bırakır. Para kazanmak için mahallenin bir marketinde işçi olarak çalışmaya başlar.
Bir sene kadar reyonlarda müşterilere hizmet eder.
Bir gün Troyes'un antrenörü Alain Perrin, Niang'ı markette çalışırken görür.
Senegalli futbolcuya 'Burada ne işin var?' diye sorar.
'Ailemin paraya ihtiyacı var çalışıyorum' cevabına alınca Perrin 'Hemen işi bırak, yarın bana gel' der.
İşte bu söz Niang'ın bir anda hayatını değiştirir. İki gün sonra 18 yaşında Troyes ile sözleşme imzalar.
Ondan sonra da yaptığı transferler, kazandığı paralar ile hem ailesinin yaşam kalitesini yükseltir hem de Fransa'da yıldız olur.
DUYGUSAL AMA PROFESYONELFakİr bir işçi ailesinin çocuğu olan Niang'ın bugün beş çocuğu var. Eşi Laetitia modacı olduğu için sık sık uzun seyahatlere çıkıyor. Acar Kent'te villada oturuyorlar. Çocuklarının bakıcısı var ama hepsi babacı. Niang'ın da aklı çocuklarında.
Şu anda eşi Laetitia Çin'de. Çocukları bakıcıda. Geçen gün hastalanan 18 aylık bebeğini kucağına alarak F.Bahçe tesislerine getirmiş. Doktora göstermişler, grip demiş. Antalya kampında aklı beş çocuğunda.
Her gün telefonla konuşuyor. Hasret gideriyor.
Futbolu, ailesini ve çocuklarını seven duygusal ama gerçek bir profesyonel var Fenerbahçe'de.
Peri masalıMamadou ile eşi Laetitia dillere destan bir törenle dünya evine girmiş. Yoğun bir tempoda çalışan Laetitia, fırsat buldukça Şükrü Saracoğlu'na gelip F.Bahçe'nin maçlarını da izliyor.

http://www.aksam.com.tr/market-isciliginden-kralliga--12486h.html

Altın Küre Ödülleri 'Sosyal Ağ'a bağlandı


Oscar'ın habercisi sayılan Altın Küre Ödülleri 68'inci kez sahiplerini buldu. Favori gösterilen 'The Social Network' En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil 4 dalda ödülü kucakladı. Black Swan filminin güzel yıldızı Natalie Portman da beklendiği gibi En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazandı
Oscar'dan sonra dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olan Altın Küre Ödülleri için, önceki gün Beverly Hills'de görkemli bir tören düzenlendi. Gecede, popüler sosyal paylaşım sitesi Facebook'un kurucusu Mark  Zuckerberg'in yaşam öyküsünü anlatan 'The Social Network' (Sosyal Ağ) En İyi Film, yönetmeni David Fincher da En İyi Yönetmen ödülünü kazandı. Gişede de büyük başarı kazanan film ayrıca En İyi Senaryo ve En İyi Beste ödüllerini de kucakladı. 2010'un en çok konuşulan isimlerinden Natalie Portman 'Black Swan'daki rolüyle Drama dalında En İyi Kadın Oyuncu seçildi. En İyi Erkek Oyuncu kategorisindeyse ödüle ulaşan isim 'The King's Speech' ile Colin Firth oldu. Dizilerde ise Drama dalında 'Boardwalk Empire', Komedi-Müzikal dalında ise 'Glee' geceden ödülle ayrılan yapımlar oldu.
Gervais'in dilinin kemiği yok
Töreni sunan ünlü komedyen Ricky Gervais, sivri diliyle herkesi tiye aldı. Gervais, 'I Love You, Phillip Morris' filminde oynayan Jim Carrey ve Ewan McGregor için 'Heteroseksüel gibi gözüken Scientology üyesi iki gay aktörün aksine, gerçek hayatta heteroseksüel olup filmde eşcinsel iki erkeği oynayan aktörler' diyerek John Travolta ve Tom Cruise'u işaret etti. Geceye katılan konuklar, 'Gervais'in dili de dişleri kadar sivri' yorumunda bulundu.
Zuckerberg burada da kazandı
Ünlü yönetmen David Fincher'ın filmi 'Social Network', sosyal paylaşım sitesi Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg ve arkadaşlarının öyküsünü anlatıyor. Jesse Eisenberg'in başrolde oynadığı filmde, Harvard Üniversitesi öğrencisi ve bilgisayar programcısı Zuckerberg, kısa sürede global düzeyde bir sosyal network oluşturuyor ve iletişimde devrim yaratıyor. Ancak başarı Zuckerberg'i kişisel ve yasal karmaşalara sürüklüyor.
Yasayan En Büyük Oyuncu: DE NiRO
'Black Swan' filminde bir balerini canlandıran Natalie Portman, Nicole Kidman ve Halle Berry gibi güçlü adaylar arasından sıyrılarak En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kucakladı.
30 yaşındaki güzel aktris, ödülüyle Oscar için de iddialı olduğunu kanıtladı.
Douglas da oradaydı
BaŞrolünü Johnny Depp ile paylaştığı 'The Tourist' filmiyle Komedi dalında En İyi Kadın Oyuncu ödülüne aday olan Angelina Jolie, geceden eli boş ayrıldı. Geceye Brad Pitt ile katılan güzel oyuncu, kırmızı halıda uzun yeşil elbisesiyle boy gösterdi. Gecenin sürprizi, bir süre önce kanser teşhisiyle hastaneye yatan ve durumunun kötü olduğu bildirilen Michael Douglas'ın eşi Catherine Zeta Jones ile birlikte törene gelmesi oldu. Usta oyuncuyu meslektaşları gece boyunca yalnız bırakmadı.
'KÜRE DAĞILIMI'
SİNEMA
DRAMA:
- En İyi Film: The Social Network n En İyi Erkek Oyuncu:
Colin Firth n En İyi Kadın Oyuncu: Natalie Portman
KOMEDİ-MÜZİKAL: - En İyi Film:
The Kids Are All Right n En İyi Kadın Oyuncu: Annette Bening (The Kids Are All Right)
- En İyi Erkek oyuncu: Paul Giamatti (Barney's Version)
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Christian Bale (The Fighter)
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Melissa Leo (The Fighter) En İyi Yönetmen: David Fincher
- En İyi Senaryo: Aaron Sorkin (The Social Network)
- En İyi Yabancı film: In A Better World (Danimarka)
- En İyi Animasyon: Toy Story 3
- En İyi Müzik: Trent Reznor, Atticus Ross (The Social Network)
TELEVİZYON
DRAMA:
- En İyi Dizi: Boardwalk Empire n En İyi Erkek Oyuncu - Dizi: Steve Buscemi (Boardwalk Empire)
- En İyi Kadın Oyuncu - Dizi: Katey Sagal (Sons Of Anarchy)
KOMEDİ-MÜZİKAL:
- En İyi Dizi: Glee n En İyi Erkek Oyuncu: Jim Parsons (The Big Bang Theory)
- En İyi Kadın Oyuncu: Laura Linney (The Big C)
MİNİ DİZİ:
- En İyi Dizi: Carlos En İyi Erkek Oyuncu: Al Pacino (You Don'T Know Jack) n En İyi Kadın Oyuncu: Claire Danes (Temple Grandin)
- En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu (Drama, Müzikal-Komedi ya da Mini Dizi): Chris Colfer (Glee)
- En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Drama, Müzikal-Komedi ya da Mini Dizi): Jane Lynch (Glee)

2011 En Çok Taraftar Hangi Takımda?

Bilyoner.com, 1 milyon 400 bin üyesini kapsayan araştırmayla ‘Türkiye’nin Taraftar Haritası’nı çıkardı.

Bilyoner.com, 1 milyon 400 bin üyesini kapsayan araştırmayla ‘Türkiye’nin Taraftar Haritası’nı çizdi. Yüzde 35’lik oyla G.Saray, en çok desteklenen takım oldu. F.Bahçe yüzde 34’te kaldı!

Türkiye genelinde yüzde 35’lik oranla G.Saray 46 ilde ilk sırada yer aldı. Sarı-Kırmızılılar’ın ezeli rakibi F.Bahçe, yüzde 34’le ikinci sırada kalırken, yüzde 19 ile Beşiktaş üçüncü, yüzde 4 ile Trabzon dördüncü, yüzde 1 ile Bursa da 5. sırada yer aldı.

5 büyük ilden İstanbul ve Ankara’da en çok taraftarı olan takım F.Bahçe olurken, İzmir, Bursa ve Adana’da da G.Saray taraftarı sayısının daha fazla olduğu görüldü. Araştırma ilginç rakamlara da işaret ederken, ‘son şampiyon’ Bursaspor’un kendi şehrinde yüzde 20 ile desteklenen 3. takım olması da gözlerden kaçmadı. Bursa’da G.Saray taraftarı yüzde 31’le birinci olurken, F.Bahçe yüzde 25’le ikinci oldu. Araştırmadaki en yüksek yüzde ise Trabzon iline ait. Araştırma verileri,
Trabzon’da Bordo-Mavili taraftarların yüzde 79 gibi yüksek bir oranda çoğunlukta olduğunu gösterirken, Trabzonlular’ın yüzde 93’ünün takımlarının şampiyon olacağına inandığını da ortaya çıktı.

KADIN TARAFTARLAR
Öte yandan Türkiye’de ilk kez açıklanan kadın taraftar haritasına göre de G.Saray en çok taraftara sahip takım olurken, F.Bahçe ikinci sırada yer aldı. Türkiye genelinde sadece Muş’ta en fazla kadın taraftar kitlesine sahip olan Beşiktaş
yüzde 19’la 3. oldu. Yeşil-Beyazlı kadın taraftarlar ise Bursa’da ilk üçe giremedi

 

Ayı Yogi


Gösterim tarihi:21.Ocak.2011
Yönetmen:Eric Brevig
Oyuncular:Anna Faris (Rachel), Justin Timberlake (Boo-Boo Bear), Dan Aykroyd (Ayı Yogi), T.J. Miller (Ranger Jones), Nathan Corddry
Dil:İngilizce
Tür:Komedi, animasyon, aile

Herkesin sevgilisi ve piknik sepetlerinin hırsızı AYI YOGİ, canlı aksiyon ve bilgisayar animasyonu 3 boyutlu filmi ile sinemalarda. 
Konusu
Jellystone Park’ı ziyaretçilerinin sayısı düşmektedir ve bu nedenle Belediye Başkanı Brown parkı kapatıp arazisini de satmayı planlamaktadır. Bu, ailelerin doğanın güzelliklerini keşfedebilecekleri çok güzel bir piknik alanından mahrum kalmaları anlamına gelmektedir. Bundan daha da kötüsü Jellystone Park’nda yaşayan Yogi ve yakın dostu Boo Boo ev olarak bildikleri bu parktan atılacaklardır. Yogi hayatının en büyük sorunuyla karşı karşıyadır; Parkı kapanmaktan kurtarmak için Boo Boo ile birlikte Korucu Smith ile güçlerini bileştirmeli ve “ortalama bir ayıdan daha zeki” olduğunu kanıtlamalıdır.

Arda ve Sinem İkilisi Objektif Karşısında

Bir giyim firması ile el sıkışan başarılı futbolcu Arda Turan ve sevgilisi oyuncu Sinem Kobal ,kampanya kapsamında 13 Ocak Perşembe günü www.markafoni.com adresinde GS Store ürünlerini tanıtacak. Kampanya 14 Ocak’a kadar devam edecek.
Kampanya sayesinde markafoni üyeleri çok sevdikleri iki ismin üzerinde gördükleri sarı kırmızı renklerle bezenmiş kıyafetleri satın alma şansı yakalayacak.
Honeybee Stüdyoları’nda yapılan çekimlerde fotoğrafları Vitaly Can Levi çekti. Çekimlerin moda editörlüğünü Markafoni ekibi üstlendi.

Kıvanç Tatlıtuğ’a Travesti Şoku

Harbiye’deki bir kulübü tercih eden grupta Kıvanç Tatlıtuğun yanındaki kızlardan biriyle samimiyeti dikkat çekiciydi. Mekan çıkışında gazetecilere görüntü vermemek için kız arkadaşını arabaya önden yolladı yollayan Tatlıtuğ yaklaşık 5 dakika sonra ortaya çıktığında beklediğinden daha büyük bir sürprizle karşılaştı. Travestileriyle ünlü Harbiye Cadddesi’nde yoldan arabalarıyla geçen travestiler, büyük hayranlık duyduları Tatlıtuğ’u fark edince olanlar oldu. Araçlarıyla sanki bir aksiyon filmi gibi içinde dört kişinin olduğu ve Gökhan Şükür’ün kullandığı arabanın önünü kestiler.
Biri arabasının camından sarkarak, “Seni istiyorum Kıvanç” diye bağırmaya başladı. Uzun bir süre yolu açmayan travestiler, Kıvanç Tatlıtuğ’a sebvgi gösterilerini devam ettirdiler ve daha sonra olay yerinden hızla uzaklaşarak izlerini kaybettirdiler. Kıvanç Tatlıtuğ ver arkdalşarı da yolun açılmasıyla olay yerini hızla terk ettiler.